Gece Sohbetleri - Kitap kapağı

Gece Sohbetleri

Constance Marounta

2. Bölüm

Asher

Telefonun öteki ucundaki Noah, “Gerçekten güvenilmez adamın tekisin, Ash,” diye homurdandı.

Asher bunu duyduğuna şaşırmamıştı.

Güvenilmez, nankör, olgunlaşmamış ve sorumsuz yaftaları babasıyla ağabeyinin ona yıllardır yakıştırdığı sıfatlardan sadece birkaçıydı.

Yirmi sekiz yaşında olmasına rağmen ona hâlâ çocuk muamelesi yapıyorlardı.

Hâlâ biraz asi davrandığı bir gerçekti ama ailesinin ona yakıştırdığı tüm olumsuz nitelikler sadece aile işi söz konusu olduğunda geçerli oluyordu.

Hiçbir zaman iş insanı olmak istememişti. Yeteneği olmadığından değildi, sadece istemiyordu.

Gelgelelim, babasının sıfırdan kurduğu son derece başarılı şirkete dâhil olmakla ilgili hiçbir hırsının olmaması babasını kahrediyordu.

İlgi alanları ondan beklenenlerden çok farklıydı. Müzikle uğraşmayı ve fotoğraf çekmeyi seviyordu, ortalama bir müzisyen olmasına rağmen harika bir fotoğrafçıydı.

Bu konuda kibirli davranmıyor olmasına rağmen, başkaları bunu görmezden gelmekte ısrar etse bile kendi becerisini takdir etmekte bir sakınca görmüyordu.

Ash sakince, “Beni ne zaman istersen pozisyondan alabilirsin ağabey. Zaten hiçbir zaman böyle bir şey istemedim,” dedi.

Noah sesinde kinle, “İnan bana kardeşim,” diye başladı. “Eğer babamın inadı olmasaydı, seni çoktan pozisyondan almıştım.”

“Ya da senin çağrı merkezimizde operatör olma isteğini bile yerine getirirdim. Zaten daha fazlasını yapacak niteliğe sahip değilsin.”

“Ben de bundan bahsediyordum.” Heyecanlanmış gibi yaptı. “Neden beni daha kıdemsiz bir işe geçirmesi için babamı ikna etmiyorsun? Bu hepimiz için en iyisi olur.”

Böylelikle sen de ensemde daha fazla boza pişiremezsin, ~diye eklemek istese de kendini tuttu.

“Denemediğimi mi sanıyorsun, sik kafalı? Beni dinlemiyor. Seni istediğin pozisyona geçirirse skandal olacağından emin.”

“Seni sırf bu yüzden bu pozisyona yerleştirdi ama sen bunu mahvetmeyi başardın.”

“Ne yapayım, tabiatım böyle.” Ağabeyi onu görmese de Ash omuzlarını silkti.

“Tabiatını değiştir, Ash. Önümüzdeki ay CEO olarak şirketimizin merkezine geçeceksin, o yüzden kendine çekidüzen ver.”

Telefonu ağabeyinin yüzüne kapattıktan sonra, parmaklarını sinir bozukluğuyla saçlarının arasından geçirdi. Üniversiteyi bıraktığında buradan kaçıp gitmeliydi.

Bunu yapmaktan korkmasaydı, şu anda bambaşka bir hayatı olurdu.

Ama annesini memnun etmek istemişti. Annesi kanserin son evresindeydi ve Ash’e kalıp babasına “yaraşır” bir evlat olması için yalvarmıştı.

Bu küçük fedakârlığı yaparsa, her şeyin yoluna gireceğine ve istediklerini hobi olarak yapabileceğine söz vermişti.

Ayrıca oğluna, babasının desteği olmadan tanınmasının zor olacağını söylemişti.

Annesinin vefatından sonra hiçbir şey söylediği gibi olmamıştı. Göz göre göre buna razı olmuş Ash, annesine boyun eğip kalacağına söz verdiği andan beri bunu yaptığına pişmanlık duyuyordu.

“Haydi, Şıllık.” Köpeğinin yanına gelmesi için yavaşça kucağına vurdu. “İkimizin de yürüyüşe ihtiyacı var.”

Parkta uzun bir yürüyüşe çıktıklarında, Ash bir ay sonra taşınacağı şehri tekrar alıcı gözle inceledi.

Ash bu şehri sevmeye başlamıştı. Aynı anda hem gürültülü hem de sakindi. Buradan bu kadar erken ayrılmayı hiç istemiyordu.

Eve döndüğünde, hafta başında çektiği birkaç fotoğrafı düzenlemek için bilgisayarın başına geçti.

Ne kadar meşgul olursa olsun, fotoğraf çekmeye her zaman zaman ayırırdı ve son zamanlarda mükemmel fotoğraflar çekmişti.

Tam fotoğrafları bilgisayara aktarırken bilgisayarı dondu. Bilgisayar onların şirketlerinden birinin ürünüydü.

Rakip bir şirketin ürünlerini kullanmaları aptalca olurdu, yine de babasıyla Noah’yı kızdırmak için bile olsa bunu yapmak istiyordu.

Sinir bozukluğunu yatıştırdıktan sonra, babasının şirketinin teknik destek departmanını test etmeye karar verdi.

Gelecek ay yeni CEO olarak atanacağı merkezde bulunan teknik destek hattı, yedi yirmi dört açık olduğundan saatle ilgili herhangi bir çekincesi yoktu.

Çağrı merkezinin numarasını çevirip teknik destekteki bir operatöre yönlendirilebilmek için tanıtımın bitmesini sabırla bekledi.

Telefon birkaç kez çaldıktan sonra adını tam olarak yakalayamadığı bir kıza bağlandı.

Kıza sorununu anlatınca kız birkaç saniye içinde ona talimatlar vermeye başladı.

Uzaktan gelen sayfa çevirme sesini alınca, kızın ona çözüm sunmak için bir kitapçık karıştırdığını fark etti.

Bu da ne demek?

Teknik destek departmanındaki operatörlerin, en kaliteli müşteri hizmetini sunmak için en zorlu eğitimlerden geçmiş kişiler olması gerekiyordu.

~Ama aradığı kız resmen kitapçıktan bilgi okuyordu.

İyiden iyiye sinirlenmeye başlamış Ash, “Bu işlemin doğruluğundan emin misin?” diye sordu. Görevi devralır almaz çalışanların eğitimi konusunda Noah’yla konuşması gerekiyordu.

El kitapçıkları mı? Bu devirde onlara başvuran kaldı mı?

~Kız nazikçe, “Bana anlattığınız soruna göre en doğru işlem bu. İşe yaramazsa diğer alternatiflere bakabilirim,” dedi.

Ash, “Öyleyse bana başka bir şey bulman gerekecek çünkü bu işe yaramıyor,” diye rahatlıkla yalan söyledi.

Denemeye tenezzül bile etmemişti. Kızın sayfaları çılgınca çevirdiğini duyunca kendine gidip bir içki koymuştu.

Kız muhtemelen ağır ve biraz da panikle aldığı nefeslerin duyulduğunun farkında değildi ama Ash bununla ilgili herhangi bir yorum yapmamayı seçti.

Kızın bulduğu tüm çözümleri reddederek içkileri birbiri ardına yuvarladı.

Bu durum gittikçe daha da uzatmak istediği kötücül bir eğlenceye dönüşüyordu. Belki de biraz sarhoş olduğu içindi. Kızın sesi de çok güzeldi.

Ve bunu itiraf etmekten nefret etse de kızın nefes alışverişleri gecenin bu saatinde onu tahrik ediyordu.

Aklına lisede yaptığı şakalar geliverdi.

Gecenin bir köründe arkadaşlarıyla birlikte babasının şirketinin müşteri hizmetlerini arayıp sıcak hatları aramış rolü yaparlardı.

Operatörleri rahatsız etseler de babasına kızgın olduğu için bunu umursamıyordu. Zaten gerçekten zarar verdikleri de yoktu.

Sırıttı. Gevşeyip tekrar oyun oynama havasına girmişti. Bu seferki kinden değil, ihtiyacındandı. Ya da ikisinden de biraz olabilirdi.

Şu anda bunları birbirinden ayırt edemeyecek kadar çok içmişti.

“Bu da işe yaramadı canım,” diye söylendi. “Adın neydi senin?”

Kadın bıkkınlığını çaktırmamaya çalışarak, “Maggie,” diye cevap verdi. “Efendim saygısızlık etmek istemem ama size aktardığım tüm adımları takip ettiniz mi?”

“Evet Maggie, takip ettim ama ne yazık ki hiçbir işe yaramadı. Görünüşe göre yazılım iddia edilen kadar gelişmiş değil.”

“Zahmetiniz için çok üzgünüm efendim ama böyle bir durumla daha öncesinde karşılaşmadığımız için olası tüm çözümleri sizlerle paylaştım.”

“Durumun daha detaylı incelenmesi için bir rapor göndermem gerekecek, ardından en kısa sürede size geri döne…”

Ash muzip bir ifadeyle sırıtırken, “Sana bir şey soracağım, Maggie,” diyerek sözünü kesti.

“Tabii?”

Ash kıkırdamamak için kendini zor tutarak, “Mastürbasyon yapıyor musun?” diye sordu.

Kulaklarına inanamayan Maggie, “Affedersiniz?” diye kekeledi.

Ash tüm kelimeleri yavaşça telaffuz ederek, “Mastürbasyon. Yapıyor. Musun?” diye tekrarladı.

Şimdiden eğlenmeye başlamıştı. Kızın şu anda kıpkırmızı olduğuna adı gibi emindi. Sesinden anladığı kadarıyla kızaracak bir tipe benziyordu.

Maggie nazikçe boğazını temizleyerek, “Sorunuz konu dışı ve son derece uygunsuz efendim,” diye çıkıştı.

“Sana katılmıyorum canım. Gecenin bu saatinde son yirmi dakikadır kulağıma nefes alıp veriyorsun, ben de normal olarak kendini tatmin ederken nasıl sesler çıkardığını merak ediyorum.”

“İnliyor musun yoksa…”

“Beyefendi!” diyerek sesini yükseltti. “Eğer başka bir şeye ihtiyacınız yoksa, görüşmeyi sonlandırmak zorundayım.”

Ash, “Madem sorunumu çözemedin, benim için başka bir şey yapabilirsin,” diye karşılık verdi.

İçkisini tazelerken gülmemek için kendini zor tutuyordu. Bir yanıt beklese de çıt çıkmıyordu.

“Elini külotunun içine sokup kendine dokunmanı istiyorum.”

“İş arkadaşlarının yanında boşalırken çıkardığın sesi duymak istiyorum,” diye fısıldadıktan sonra kızın araya girmemesine şaşırdı.

Telefonun kapandığını duyunca bir kahkaha patlattı.

Numarayı tekrar çevirdi. Cinsel açlığı yüzünden daha da azmıştı ve onu kışkırtmak istiyordu.

Telefon ilk aramasında olduğu gibi hemen bağlandı.

“Teknik destek departmanı, adım Leo. Size nasıl yardımcı olabilirim?"

Ash, nefesinin altında küfrederek telefonu kapattı.

Kahrolası mızıkçı.

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok