Arsız - Kitap kapağı

Arsız

Amy Le

Cinderella Edasıyla Büyük Bir Çıkış

VICTORIA

Ten. Çok fazla ten.

Bacaklar havada, kollar açılmıştı. Bir yerde zıplama, başka bir yerde sürtünme olsa da her noktada birileri birilerinin içine girip çıkıyordu.

Derin bir nefes almaya çalışsam da gözlerimi devam eden seks partisinden alamıyordum. Herkes maskeliydi ve kapatmak istedikleri tek yer gözleriymiş gibi görünüyordu.

Gözleri dışında her şey… Meydandaydı.

Hemen oradan fırlayıp diğer odalarda daha fazlası olup olmadığını anlamak için neredeyse oldukça hevesli bir şekilde yürüdüm. Haklıydım.

Odanın dört bir yanında izleyicileri büyüleyen grup etkinlikleriyle kendi işlerini yapan çiftler vardı.

Tüm üyeler katılımcı değildi, ama işin içine katılanlar kesinlikle her şeyini veriyordu.

Bana kenetlenmiş gözlerin içinde dolaşırken saatler uçup gitti.

Sanırım tamamen siyah iç çamaşırı giymeliydim çünkü sutyen askımdaki yaka kartımı bir şekilde kaybettikten sonra bana yaklaşmak isteyen çok sayıda erkek olmuştu.

Çalıştığımın tek göstergesi elimdeki içki tepsisiydi.

Yüzümdeki maske, yanağımı sıkan kayışıyla beni rahatsız ediyordu. Korsan göz bandı hissinden nefret ettiğim için üniforma maskesine belli belirsiz benzeyen rastgele bir maske bulduğumda onu taktım.

Kenarlarındaki birkaç taştan başka bir şey olmayan siyah maske zarifti ve hizmetli maskesi olarak görülebilirdi.

Ama sonra tekrar aynada kendimi kontrol ettiğimde, siyah dantelin altındaki parlak kırmızı sutyenimle bir misafir olarak da görülebileceğimi düşündüm.

Koridorun sonuna baktığımda kapısı aralık olan bir oda fark ettim. İçecek tepsimi yakınlardaki bir masaya bırakarak odaya doğru hafif adımlar attım.

Koridor özellikle sessiz olduğu için gürültülü hissettim ama bir dizi ekranın önünde kanepede oturan bir adam gördüğüm anda orada olmamam gerektiğini anladım.

Belki de misafir güvenliğinden ve günah dolu malikanenin riayet etmesi gereken üyelik kurallarını uygulayan biriydi. Ya da belki de sadece izlemekten zevk alıyordu.

Orada çok uzun süre kalana kadar ben de izlemekten keyif aldığımı bilmiyordum. Ekranların tamamındaki insanlar gösterişlerinden tamamen arınmışlardı.

Seks o kadar vahşiydi ki, bacak aramda bir karıncalanma hissettim. Ve ağırlığımı verdiğimde, altımdaki döşeme tahtalarının yüksek sesle gıcırdadığını duydum.

İşte bu artık gitmem gerektiğine dair uyarı niteliğindeydi.

Dönüp telaşla uzaklaşmaya çalışsam da bileğime bir elin sarıldığını, beni duvar gibi sert göğsüne yapıştırdığını hissettim.

Üzerinde bir şey yoktu ama gözlerimi aşağıda tutarak kalçalarında duran koyu renkli kot pantolona odaklandım. Bronz tenindeki koyu renk tüyleri onun…

“Buraya girişin yasak olduğunu biliyorsun.” Beni duvara yaslarken soğuk bir tonda konuştu. “Sen yeni olmalısın.”

Yalnızca başımı sallayıp yavaşça gözlerine baktım.

Aman Tanrım, o gözler. Ela lekeli o derin zümrüt yeşili gözlerinin transından kurtulmak için kendimi silkelesem de anında keskin yüz hatlarına kapıldım.

“Sen yalnızca bir izleyici misin? Yoksa sen de oynamayı sever misin?” Ses tonu kulağıma fısıldarken kışkırtıcıydı. Elimi tutup yüzüne doğru kaldırmak için bileğimdeki elinin gevşediğini hissettim.

Çene hattındaki hafif kirli sakallarının yumuşak parmaklarımdaki hissi sert olsa da, yüzünün her zerresine hayran hayran bakmaya devam ederken kendimi dudağımı ısırırken buldum.

Belime götürdüğü diğer elini, aramızdaki boşluğu kapatırken yavaşça kalçama doğru indiriyordu. “Benimle oynamak ister misin?” diye sorduğunda dudakları dudaklarımdan yalnızca bir santim uzaklıktaydı.

Bunun bir hata olduğunu çok iyi bilsem de onaylarcasına başımı salladım, çünkü umurumda değildi.

Dört kahrolası yılı çalışarak, günlerimi ayak işleri ve ev ödevleri yaparak; yalnızca gecelerimi beni doğru düzgün boşaltamayan hüsran dolu tek gecelik ilişkilerle doldurmak için geçirmiştim.

Buna ihtiyacım vardı.

Öne eğilip dudaklarını öpmeye çalıştım ama geriye çekildi.

“Bana cevap verene kadar seninle bir şey yapmayacağım.”

Ah, gerçekten mi? Tek kaşımı kaldırdım. ~Ona doğru uzanmam yeterli bir evet değil miydi?~

Arkasını dönmeye yeltendiğinde bu anı kaçırmak üzere olduğumu fark ettim ama buna izin veremezdim.

Koluna uzanıp onu kendime çevirerek dudaklarına olabildiğince sert yapışabilmek için yüzünü tuttuğumda çoktan odasına doğru yönelmişti.

Gözlerini fal taşı gibi açtığı için bu kadar çekici birinin benim tarafımdan bu kadar şaşırtılmış olması beni tatmin etti. “Evet,” diye fısıldadım kulağına, “Oynamak istiyorum.”

Dudaklarındaki şeytani gülümsemeyle beni tekrar öpmek için eğilip elini bacağımı kaldırmak için pürüzsüz uyluğumdan aşağı indirmeden önce kıçımı avuçladı.

Beni yukarı kaldırdığı anda üstüne binerek onun bacak aramdaki sertliğini hissettim.

Dudaklarıyla vücudumda gezinirken tahta kapı sırtımda serinlik hissi uyandırdı. O her duygumu çılgına çevirirken ona sarıldım.

Sutyenimi çözüp yere bırakırken, “Güzel,” diyerek övdü. “Sana tam olarak burada sahip olmak istiyorum.”

Bir sırıtışla, “Öyleyse yap,” demeye cüret ettim. “Seni durdurduğum söylenemez, değil mi?”

“Haklısın.” Penisini çıkarırken gülümsemesiyle beni adeta büyüledi.

Kendimi hafifçe kaldırıp bacak aramı onun ucuna yönlendirirken sessizce kıkırdadığını duyduğumda durdum.

“Sevişmek için çok hevesli görünüyorsun.” Gözleri inanılmaz dikkat dağıtıcıydı.

“Çünkü ben öyleyim,” diye karşılık verdim cesurca. “Bu yüzden bu işi iyi ve sert yapsan iyi olur bebeğim.”

Başka bir kelime daha söyleyemeden, içimi doldurduğunu hissederek kendimi aletine bastırdım. Bu hissin etkisiyle inlerken nefesini tuttuğunu fark ettim.

Kalçalarına sardığım bacaklarımdan güç alarak içimdeki tüm enerjiyle üzerinde zıplamaya başladım.

O, şehvetimi sert hamlelerle karşılarken hızlıca harika bir ritme kapıldığımızda penisinin başının içimdeki doğru noktaya değdiğini hissediyordum.

İlk orgazma ulaştığım anda kollarında titresem de onunla işim henüz bitmemişti ve bunu o da biliyordu.

Kollarını bana dolayıp bizi büyük bir pelüş yatağın beklediği odaya götürdü.

Tam beni yumuşak yatağın üzerine indirmek üzereyken, boynuna daha sıkı sarıldım.

“Hayır,” dedim sertçe.

“Hayır?” İfadesindeki kafa karışıklığı neredeyse komikti.

“Beni…” Önündeki ekranlarda birçok insanın seviştiği kanepeyi işaret ederek, “Orada becermeni istiyorum,” dedim.

“Demek sapık bir kızsın, öyle mi?” Bizi kanepeye doğru götürünce içimden çıkarak dizlerimin üzerine çökmemi işaret etti.

Saniyeler içinde tekrar içime girdiğinde, daha sert bir şekilde girip çıkarken nefesimi tutmaktan kendimi alamadım.

Elinin kıçımın yan tarafında gezdirip dairesel hareketlerle ovuşturduktan sonra şaplak atmasının hoş bir acı bıraktığını hissettim. Daha fazlası için bağırdım. Bunun için yalvarıyordum.

Zaten dizlerimin üzerindeydim.

İkinci kez boşaldıktan sonra bile hâlâ daha fazlası için yalvarıyordum.

İçime girip çıkmaya devam ederken üzerime doğru eğildiğini fark ettim. Bana günahkâr sözler söylerken nefesi kulağıma çarpıyordu. “Penisimi sevdiğini söyle.”

İnlemekten çekinmedim. “Beni daha hızlı becerseydin penisini daha çok severdim.”

Hızını arttırırken saçımdan bir avuç tutarak yüzümü kanepenin minderine bastırdı. Kendimi ekrandaki insanların devam eden seks partilerini seyrederken buldum.

Bir eliyle klitorisimi okşamak diğer eliyle boynumu sarmak için kollarını altıma uzattığında bir sonraki orgazmıma yaklaşıyordum.

Sırtımı sert göğsüne bastırarak yalnızca dizlerimin üzerinde olmam için beni kaldırdı.

“Sen çok yaramaz bir kızsın.” Her kelimeyi içime girip çıkarken söyledi ve ekranlara bakmam için çenemi çevirirken aletiyle beni deliye döndürdü.

“Onların sevişmelerini izlerken penisimin her yerine boşalmanı istiyorum.”

Kollarında darmaduman olurken üzerine boşalıp kanepede bir su birikintisi oluşturduğumda neredeyse yalpaladığımı hissettim. Bekle. Bir su birikintisi mi? Kahretsin, ben resmen bir fışkırtıcıydım.

Onun da geldiğini hissetsem de o içimde kalıp sıcaklığımla darlığımın tadını çıkardı. İkimiz de birbirimize sarılıp nefeslerimizi düzene sokmaya çalışırken orada öylece kaldık.

O geriye doğru çekildiğinde işverenimin tiz çığlıklarını belli belirsiz duyunca, hızla ayağa kalkıp sutyenimi giydikten sonra veda bile etmeden dışarı fırladım.

Bunu yapmamalıydım, cümlesi zihnimin içinde defalarca yankılansa da tepsimi alıp mutfağa geri dönerken küçük bir parçam buna değdiğini itiraf etti.

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok