Muhteşem Knight Ailesi - Kitap kapağı

Muhteşem Knight Ailesi

S.S. Sahoo

Bölüm 2

ACE

Ödevlerine yardım etmek için çalışma masasına oturduğumda Jung’un neredeyse sinirden dişlerini gıcırdattığını duyabiliyordum. Odasında volta atıyordu.

Veronica adındaki yeni kızı düşünürken silgiyi parmaklarımın arasında döndürdüm.

Tam adının ne olduğu ya da hangi dersleri seçtiği ve neden son sene transfer edildiği hakkında hiçbir fikrim yoktu ama gerçekten umurumda değildi.

Silgi elimden düşene kadar onunla Elliot arasındaki olay aklımdan çıkmamıştı. Derin bir iç çektim.

“Bu Elliot! Asla kendine çeki düzen vermeyecek. Sana söylüyorum Ace, onu dekana şikâyet edelim,” diye bağırdı kısık bir sesle. Dönüp ona baktım.

“Bence doktora gitmelisin. Sesin boğuk çıkmaya başladı,” dediğimde bana omuz silkerek karşılık verdi.

“Sadece soğuk algınlığı,” diye yanıtladı.

Silgiyi alıp işime dönerken cevap olarak mırıldandım.

“Ama o kız. O kız tam olarak kim?” diye sordu yanıma oturup bana bakarken. Onun hakkında daha fazla şey öğrenmek istiyordu.

“Gerçekten bilmiyorum ama orada her ne olduysa, bence başını belaya soktu. Elliot’la başımızın belaya girmesini istemiyorsak ondan uzak durmalıyız,” dediğimde Jung benimle alay etti.

“Biz zaten Elliot’ın ölüm listesindeyiz, Ace. Bize daha ne yapabilir ki? Ne düşündüğümü biliyor musun?” dedi.

İşimi bırakarak ona baktım. “Ne?”

“Elliot’a karşı kesinlikle bir araya gelmeli ve ona bir ders vermeliyiz,” dedi.

Ben de onunla alay ettim. “Unut gitsin!” Onun bu aptalca fikri karşısında başımı salladım.

Okulumuzdaki nüfusun yarısının Elliot tarafından zorbalığa uğradığına katılıyordum, ancak hiçbiri ona karşı koyacak cüret ya da cesarete sahip değildi.

Son seferinde Jeffrey adında bir çocuk ona karşı çıkıp dekana şikâyette bulunmuştu ama sonunda Elliot’ın babası yüzünden başka bir okula transfer edilmişti.

Bu olaydan sonra, prestijli okulda kalmak isteyen herkes Elliot’un zorbalıklarına aldırmadan derslerine daha fazla odaklanmaya başlamıştı.

Aslına bakarsanız Elliot iyi bir öğrenciydi. Zekiydi ama tek sorun zekâsını nerede kullanacağı konusunda hiçbir fikri olmamasıydı.

Okulumuzda dünyanın dört bir yanından gelen başarılı, burslu öğrenciler vardı.

Sadece belli bir bilgi donanımına sahip olanlar ve sınavı başarıyla geçenler okula girebiliyordu. Elliot da bunlardan biriydi.

Okula kaydolmasında babasının bağlantılarının hiçbir etkisi olmamıştı. Herkes gibi o da sınava girip okula seçilmişti. Ama sorunu tam bir pislik olmasıydı.

Veronica’nın ani kaydını düşünürsek, onun da kayıt için giriş sınavına girdiğinden emindim, yoksa bu mümkün olmazdı.

Transfer öğrenciler bile sınav sürecinden geçer, kabul edilmek için her şeyi yaparlardı.

“Bak, Ace! Herkes senin gibi düşünmüyor. Şiddetten hoşlanmadığını biliyorum ama sana şunu söyleyeyim, şiddete ve bir zorbaya katlanmak senin de suçun. Ben Veronica’ya katılıyorum.”

“Bence yaptığı şey doğruydu! En başından ona haddini bildirdi. Bence sonuna kadar direnecek. Biz de kesinlikle onu desteklemeliyiz.”

Jung yatağına doğru yürüyüp yatağa uzanırken nefes alıp verdi.

Onu izlerken az önce söylediklerini düşünüyordum.

“Yine de, sadece bir yıl kaldı. Her şey geçip unutulacak,” dedim ağzımın içinden. Ama Jung dilini sıkıntıyla tıkırdatırken bunu duydu.

“Seni bir şeye ikna etmek çok zor, çok, çok zor,” dedi ayağa kalkıp odadan çıkarken. Ardından kapıyı öfkeyle çarparak kapattı.

Bu benim için yeni bir şey değildi. Jung’un ufak tefek öfke sorunları vardı ama öfkesinden çabucak sıyrılıp her zamanki cıvıl cıvıl hâllerine bürünebilen biriydi.

Günlerden pazardı. Jung’un ödevini bitirip odasından çıkmak için ayağa kalktığımda saat akşam yediyi gösteriyordu.

Okul kampüsünde yaşıyorduk. Okulun kız ve erkek yurtları vardı.

Erkek yurdunun beş kanadı vardı ve Jung’un odası ikinci kattaki ikinci kanattaydı, bana ise beşinci kanattaki üçüncü kat tahsis edilmişti.

Erkek yurdu okulun sağ tarafında, kız yurdu ise okulun arka tarafında farklı bir bölgede yer alıyordu. Kızlar için altı kanat inşa edilmişti.

Ama yine de okula ulaşmak için erkek yurdunun önündeki ana yoldan geçmeleri gerekiyordu ve benim beşinci kanadım da yolun hemen kenarındaydı. Balkonumda oturup ders çalışabilir ya da aşağıya bakabilirdim.

İki ila üç öğrencinin kalabileceği farklı tipte odalarımız vardı, ancak ben sadece beşinci kanatta bulunan tek kişilik odayı almıştım.

Odama doğru yürümeye başladım.

Akşam yediydi ve alacakaranlık gökyüzünü kaplamıştı. Ben odama dönerken kuşlar cıvıldaşıp yuvalarına uçuyor, yarasalar ciyak ciyak ötüyordu.

Kanadıma yaklaştığımda sokak lambasının yanında bir gölge görünce bunun kim olduğunu görmek için olduğum yerde durdum.

Veronica.

Yolun kaldırımındaki sokak lambasının altında oturmuş, olan bitenden tamamen habersiz bir şekilde cep telefonunda geziniyordu.

Hemen arkasında Elliot’ın yaşadığı birinci kanat vardı ve benim gibi onun da kendine ait balkonlu bir odası vardı.

Eğer Veronica’yı aşağıda görürse, öğleden önce yaptıklarının intikamını almak için aşağıya ineceğinden emindim.

Çantamı tutarak Elliot’ın odasına baktım. İçeride ders çalıştığından ya da dans ettiğinden ya da her neyse işte, ondan emindim. Sonra tekrar Veronica’ya baktım. Neden orada duruyor? Tek başına?

Ona yurduna geri dönmesi gerektiğini, yoksa müdürün ya da güvenlik görevlilerinin gelip onu uyarabileceğini söylemek istedim. Yollar sürekli güvenlik kameraları tarafından gözetleniyordu ve nöbetçiler devriyeye çıkıyorlardı.

Ama sonra bunun beni ilgilendirmediğini düşündüm. Elliot ona asla bir şey yapmazdı çünkü o bile buranın sürekli gözetim altında olduğunu biliyordu.

Sağ tarafa baktığımda ilk kanadın giriş kapısında güvenlik görevlilerinin oturduğunu ve ona doğru baktıklarını gördüm. Yani Veronica’nın varlığından çoktan haberdarlardı.

Gözlüklerimi ayarlayarak, onu rahatsız etmeyip kendi işime bakmanın iyi olacağına karar verdim.

Ben de yanından geçip gittim ama o sırada telefonundan başını kaldırdı ve bir saniyeliğine göz göze geldik.

Beni tanımamış gibi görünüyordu çünkü göz temasını kesen ve telefonuna geri dönen oydu.

Önüme bakarak daha başlamadığım ödevimi bitirmeye hazır bir şekilde odama geri döndüm.

Ödevi tamamlamanın bütün bir gece süreceğini biliyordum ama odama geri dönerken neden Veronica’nın akşam vakti orada tek başına oturduğunu düşünüp durduğum hakkında hiçbir fikrim yoktu.

İki ya da üç kez onu kontrol etmek için balkona çıktığımda onu aynı yerde oturmuş, telefonuyla meşgul hâlde buldum. Onu kontrol etmek için dördüncü kez balkona çıktığımdaysa gitmişti.

Saat akşamın sekiziydi. Erkek yurdunun yakınında ya da etrafta görünmüyordu.

Ödevime konsantre olurken onun adına sevinmiştim.

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok