İşaretlenmiş - Kitap kapağı

İşaretlenmiş

Tori R. Hayes

Bölüm İki: Gece Yarısı

Alarm çaldı ve kulaklıklarımı çıkardım. Uyumadan önce fark etmemiştim ama ses en yükseğe ulaşmıştı.

Telefonuma baktım. Saat on bir olmuştu. Her an burada olabilirlerdi.

Aceleyle kalktım ve özenle seçtiğim kıyafetimi giydim. Sonra bekledim.

Telefonum titredi, gelmişlerdi. Dışarıda beni bekliyorlardı. Merdivenlerden sessizce indim ve parmaklarımın ucunda ailemin yatak odasının önünden geçtim.

Ön kapıyı olabildiğince sessiz kapattım ve arkamdan kilitledim.

Everly çoktan bisikletimi bulmuştu ve yaklaşınca bana verdi.

“Saçına ne oldu?” diye fısıldadı.

“Uzaklaştığımızda söylerim,’’ diye söz verdim.

“Hazır mısın?” diye sordu Archer.

“Hazırım,’’ diye fısıldadım.

***

Bisikletleri yolun yaklaşık yarım mil aşağısına park edilmişti.

Everly'nin bisikleti de benimki gibi sıradandı ama Archer'ın gürültülü bir motoru vardı, bu yüzden kimseyi uyandırmadığımızdan emin olmak zorundaydık.

Acelemiz yoktu. Ben de zifiri karanlığı aydınlatan pırıl pırıl yıldızların tadını çıkarmaya başladım. Gerçek hayatta gördüğüm manzara, internette bulduğum güzel fotoğraflardan çok daha büyüleyiciydi.

Küçük bir açıklığa vardığımızda Archer motorunu durdurdu.

“Yolun devamını yürümeliyiz,’’ dedi.

Everly ve ben bisikletlerimizi onun motorunun yanına bıraktık ve tepenin zirvesine kadar onu takip ettik. Tepenin sonunda küçük bir piknik hazırlığı yapılmış olduğunu görebiliyordum. Uzaktan bile çok güzel görünüyordu.

Küçük alan serdikleri örtünün etrafına yerleştirilen fenerler ve meşalelerle aydınlatılmıştı.

“Doğum günün kutlu olsun Rieka,’’ dediler aynı anda.

“Burası aya bakmak için en iyi yer,’’ diye hızlıca ekledi Everly. “Özellikle de ay bu gece çok büyük ve parlak. Buna süper ay diyorlar.”

Doğruydu. Ay gerçekten büyüktü. Hayal ettiğimden çok daha büyüktü.

Boyutu o kadar büyüleyiciydi ki yürürken yere bakmayı unuttum ve ayağım bir ağaç köküne takıldı.

Ama Archer hızlıydı ve ben yere düşmeden önce harekete geçti.

Bileğimi kavradı ve beni berbat olabilecek bir pantolonla acı verici sıyrıklardan kurtardı. “Teşekkürler,’’ dedim ve derin bir nefes aldım. Biraz olsun rahatlamıştım.

“Heyecanlı olduğunu biliyorum, Rieka, ama yürüdüğün yere de dikkat et.” Güldü. Bana güldüğü için onu öne ittim. Utancımdan kırmızı olmuş yüzümü fark etmemesini umuyordum.

“Ee…’’ dedi Everly merakla. ‘’Bize yeni görünümden bahsetmek ister misin?”

Archer arkasını döndü ve bana aynı meraklı gözlerle baktı.

“Annem sonunda doğum günü hediyesi olarak saçımı boyamama izin verdi. Saçımın rengini sevmediğimden değil, ama bazen çok fazla dikkat çekebiliyor ve biraz da normal olmak nasılmış bilmek istedim..’’

“Beğendiniz mi?” diye sordum parmaklarımı kahverengi lülelerimin arasından geçirirken.

Archer boğazını temizledi. “İyi... İyi görünüyor, yani... Aslında ay ışığında nasıl görüneceğini merak ediyorum.’’

İkinci kez yanaklarıma yükselen sıcaklığı hissedebiliyordum. “Gerçekten mi?” Olabildiğince telaşlanmadan konuşmaya çalıştım.

“Evet, ama yine de sana yakışmış.”

Çok utandım ve sanki kelimelerin içinde kaybolmuştum.

Everly kaburgalarıma dirsek attı. Yüzünde alaycı bir gülümseme vardı ve kaşlarını aşağı yukarı hareket ettiriyordu.

Ne ima ettiğini biliyordum ama onu geçiştirmek için dilimi çıkardım. O da omuz silkti ve uzatmadı.

Archer yiyeceklerin olduğu çantayı halının yanına koydu ve bana tekrar bakmak için arkasını döndü.

O güzel altın gözleriyle bana baktı.

Uzun zaman önce, birinin sarı saçlarının rengiyle gözlerinin bu kadar uyumlu olabilmesi için onları dikkatlice seçmiş olması gerektiğini kendi kendime tartışmıştım.

Aydan süzülen ışık onları daha da parlatıyordu.

“Annene çok benzediğini kabul ediyorum,’’ diye itiraf etti.

“Bugün bunu ilk kez duymuyorum,’’ diyerek utanarak gülümsedim.

Elini ceketinin cebine atmadan önce ‘’Yine de önceden daha çok hoşuma gidiyordu,’’ diye mırıldandığını duydum.

“İyi ki doğdun,’’ dedi ve ceketinin cebinden küçük siyah bir kutu çıkardı.

Everly arkamdan koşarak geldi ve neredeyse beni Archer'ın kucağına itti. “Hediye mi getirmemiz gerekiyordu?! Getirmeyeceğimiz konusunda anlaştığımızı sanıyordum!”

Archer çarpık bir gülümsemeyle “Üzgünüm, Everly,’’ dedi. “Görünce kendime engel olamadım.”

Hediyesini aldım ve açtım. Everly hediyeyi görünce gözleri kocaman oldu.

Bir kolyeydi. Uzun zincirin sonunda, tam önümde gördüğüm gibi dolunayı temsil eden yuvarlak bir figür vardı. “Bu çok güzel Archer. Teşekkür ederim.”

“Ver bakalım,’’ dedi ve elini uzattı. Kolyeyi ona verdim ve arkamı döndüm. “İşte oldu.”

Saçlarımı bıraktım ve o görsün diye arkamı döndüm.

“Sana yakıştı,’’ dedi ve gülümsedi. Neredeyse karnımın ortasına kadar geliyordu, ama şimdiye kadar aldığım en güzel hediyeydi.

“Rieka! Neredeyse gece yarısı oldu!” diye bağırdı Everly. “On sekiz olmaya hazır mısın?”

Gecenin nemli havasından derin bir nefes aldım. “Şimdiye kadarki en iyi doğum günü olacak,’’ diye hevesle cevap verdim.

Etraf çok sessizdi. Tek duyabildiğim rüzgar ve arkadaşlarımdı.

“Otursana,’’ dedi Archer ve yanındaki yastığı hafifçe düzeltti. Ben de oturdum ve güzelce yerleştim.

On sekizime basmama bir dakikadan az bir süre vardı ve en iyi iki arkadaşımla buradaydım. Hiçbir şey bu geceyi daha iyi hale getiremezdi. Neredeyse hiçbir şey...

Archer kolunu bana dolayıp kendine daha da yakınlaştırdı. Bu kalbimin daha da hızlanmasına sebep oldu.

Everly kafasını kucağıma koydu ve telefonundan saniyelerin nasıl geçtiğini gösterdi. Böylece doğum günüme ne kadar kaldığını görmüştük.

Gece yarısından beş saniye önce Archer “İyi ki doğdun,’’ diye fısıldadı ve saçımın tepesini öptü.

Şaşırmıştım çünkü daha önce hiç böyle bir şey yapmamıştı. Saat gece yarısını vurduğunda ona bakmak için kafamı çevirmek üzereydim ki sanki beynim kendini imha etti ve her şey karardı.

Bir kurt ulumasıyla uyandım. Archer ve Everly yüzlerinde endişeli bir bakışla tepemde dikiliyorlardı.

“Rieka! Bizi duyuyor musun?” diye bağırdı Archer.

Doğruldum. “Ne oldu?” diye sordum ve kafamı toparlamaya çalışıyordum.

“Sen... bayıldın,’’ dedi Everly.

Sanki biri bana sopayla vurmuş gibi başım zonkluyordu ama yara bere yoktu.

Archer ‘’Seni eve götürelim, Rieka,’’ dedi ve ayağa kalkmama yardım etti.

Bisikletlerimize ulaştık ve ben de kendiminkine doğru yönelecekken Archer beni belimden tutup motosikletine oturttu.

“Bunu aklından bile geçirme,’’ dedi. “Benimle geliyorsun. Tek başına bisiklet sürmene izin vermem.”

“Ama…’’ diye karşı geldim.

“Benimle geliyorsun,’’ diye tekrarladı ve beni saran kollarını sıkılaştırdı. O ses tonunu biliyordum ve onunla tekrar tartışmanın aptalca olduğunu da biliyordum. Bu kavgayı kazanamazdım.

Bana kaskını verdi ve arkasındaki koltuğa yerleştirdi.

Düşmemek için tişörtün küçük bir kısmını kavradım ama bir sonraki anda bileklerimi tuttu ve kollarımı beline doladı.

“Rieka,” dedi ve bana baktı. “Sıkı tutmalısın.”

Gözlerinin içine bakmadan başını salladım.

Yüzümü sıcak sırtına dayamıştım ve motorunu çalıştırırken gömleğinin altındaki kaslarının çalıştığını hissettim. O an gerildim çünkü bunu hissedip hissedemeyeceğini merak etmiştim.

Eve dönerken hiçbirimiz bir şey söylemedik. Archer motorunu evime uzak bir mesafede durdurdu. Kaskı çıkarıp ona verdim. “Teşekkürler,’’ diye mırıldandım.

“Önemli değil,’’ dedi. “Tek başına yürüyebilecek misin?” Başımı evet anlamında salladım ve motosikletten inmeme yardım etti.

Ayaklarım yere değdiği anda bacaklarım tüm gücünü yitirdi ve sanki kayboldu.

“Rieka!” Archer bağırdı ve saniyeler içinde yanımdaydı.

Nefes alamıyordum ve tüm vücudum ağrıyordu. Neler olduğunu anlayamıyordum.

“Burada kalabilir misin Everly? Ona evine kadar yardım edeceğim.” Everly endişeli gözlerle başını salladı.

Ondan destek alabilmem için kollarımdan birini alıp beline doladı. Ailem dışarıda olduğumu bilmiyordu.

“Archer…’’ diye fısıldadım. Bana baktı. “Lütfen aileme söyleme.” Çenesini sıktığı görebiliyordum ama hiçbir şey söylemedi. “Lütfen,’’ diye yalvardım.

Bir an için, dinleyip dinleyeceğinden emin değildim, ama acımın sesi teslim olması için yeterliydi. “Söz veriyorum. Ama daha da kötüleşirse, başka seçeneğim olduğunu sanmıyorum.”

“Teşekkür ederim,’’ diye fısıldadım.

Yolun geri kalanını yürümek zorunda kalmamam için beni kollarına aldı. Normalde reddedebilirdim ama o anda vücudum o kadar zayıftı ki onun desteğiyle bile zar zor yürüyebiliyordum.

Hiç hasta olmamıştım. Hayatım boyunca bir gün olsun hasta olmamıştım. Böyle hissetmek benim için çok farklı ve garipti.

Archer’ın içeri girip de ailemi uyandırmaması gibi bir durum söz konusu değildi, bu yüzden bana daha fazla yardım edemedi.

Ben de hiç ses çıkarmadan yukarı çıkmanın yolunu bulmak zorunda kaldım. Nihayet yatağıma ulaştım.

Yumuşak yastıklarımın rahatlığını ve sıcaklığını hissetmek için sabırsızlanıyordum. Bedenim ve zihnim yorgunluktan tükenmişti ama anılarım gün gibi ortadaydı.

Archer'ın vücut ısısını hala hissedebiliyordum.

Ellerim sanki hala vücudunda gibiydi. Zihnim pes edene kadar bu anıya tutundum ve ardından uykuya daldım.

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok