Üçlü Haz - Kitap kapağı

Üçlü Haz

SeaLand Aria

Eve Dönüş Yolu

Ethan

Madison'ın yüzündeki gülümseme mutlu ve rahatlamış bir ifadeyi taşıyordu.

Kardeşleriyle ve en yakın arkadaşına tekrar kavuşma düşüncesi gülümsemesine öylesine yansıyordu ki gamzesi belirginleşip ona çok sevimli bir ifade katıyordu.

Madison, “Gerçekten mi, Ethan?” diye mırıldandı Ethan parmağını gamzesine değdirdiği anda, ama sesindeki kızgınlık tonu bile ona komik geliyordu.

Omuzlarını silkip yola bakmadan önce bir kez daha ona sırıtarak, “Karşı koyamadığımı biliyorsun,” diye kolayca yanıtladı.

“Ayrıca, kızgın olduğunda hala komik görünüyorsun. Bu hiç değişmemiş.”

Aslında farklı ve büyümüş görünüyordu. Ethan’ın karşısında üç sene önce üniversiteye gitmek için ayrılmış aynı sinir bozucu ve utangaç kız durmuyordu.

Bu halinin çok daha olgunlaşmış bir versiyonu gibiydi, genç bir kadın olmuştu.

Ve bu beni neden bu denli şaşırtıyordu?

Yüzünden okunan bariz kafa karışıklığıyla bundan emin olamıyordu.

“O bakış da neydi?” Madison pürdikkatinden hiçbir şey kaybetmemişti. “Her neyse, neden gelip beni almak zorunda kaldın?”

Ethan, bir anlığına ona dönüp bakmadan önce sokağı kontrol ettikten sonra, “Hiçbir şey. Sadece düşünüyordum,” diye yanıtladı.

“Liam’la Ezra çalışıyor. Yeni spor salonunun yarınki açılışa hazır olması gerekiyordu ama yüzme havuzuyla ilgili bir sorun çıktı, bu yüzden sorunu çözmek için hepsi oraya gitmek zorunda kaldı.”

“Ve işin içinde para da olduğu için Levi’yı da yasal danışmanlık almak için tuttular. Bir avukat onlar için yeterliydi, bu yüzden ben geldim.”

Levi'ın adının zikredilmesi üzerine Madison kesinlikle daha farklı bir şekilde gülümsemeye başladı, ancak ifadesi henüz tatmin olmuş gibi görünmüyordu.

“Onun yerine geldiğim için o kadar mı üzüldün?” Ethan’ın alçak tonu sesini daha çekici kılıyor ama her zamanki gibi alaycılığıyla konuşmaya devam ediyordu.

“Mm, hayır... Sonuçta, bundan daha beter olabilirdi.”

“Öyle mi? Nasıl olacaktı?” diye sordu Ethan.

“Mm... Bilmiyorum. Mesela kötü ikizlerin birlikte gelmesi?”

Madison’ın kaşlarını çatması bir işe yaramıyor, bu bir şekilde Ethan’ı daha fazla büyülüyordu.

“Emin misin? Bundan hoşlanacağını düşünmüştüm.”

Ethan alaycılığın vücut bulmuş haliydi.

Madison gözlerini bir an olsun üzerinden ayırmadığı için Ethan’ın sırıtışından onun bir şeyler sakladığını fark etti.

Ama Madison daha rahat oturmak için koltuğuna yerleşirken, bir anlığına durup uzun süre gözlerine takılı kaldı.

Birbirlerine bakışlarını kelimelerle ifade etmek zordu, ancak beyni sonunda her iki erkekle de yalnız kalma fikrini düşündüğünde vücudunun tepki verme şekli şaşırtıcı bir şekilde dengesini bozuyordu.

Kendi düşüncelerinden utanınca Ethan’ın bunu fark ettiğini gördü ama garip bir şekilde o da hiçbir şey söylemedi.

Aslında daha önceleri bunu hiç boş geçmezdi ama artık bunu yapmıyordu. Bu anın öncesinde, Madison’ın ikisiyle yalnız kalmayı işkence olarak görmüş olmasının sebeplerinden biri de buydu.

Ama artık o anda bu, kulağa çok heyecan verici geliyordu.

“Bunun hoşlanabileceğim bir şey olduğunu düşünmeyecek kadar sizinle yalnız başıma fazlasıyla zaman geçirdim.”

Yalan söylemek asla Madison’ın en güçlü yeteneklerinden biri olmamıştı ama denemekten zarar gelmezdi.

“Ah, o kadar da kötü değildik. Ayrıca erkek kardeşlerin bize dadılardan daha çok güveniyordu.”

Madison bunu düşününce ebeveynleri evde olmasa bile hiç bakıcısının olmadığını hatırladı.

Ve bu nedenle ağabeylerinin onlara daha fazla güvendiği doğruydu, bunun tek sebebi kardeş gibi olmaları ve Madison’dan yedi yaş büyük olmaları değil, aynı zamanda görünmez bir bağla birbirlerine bağlı olmalarıydı.

Zaten yalnız kaldıkları zamanlarda, her şey onu kışkırtmakla ilgiliydi ve o kadar da kötü değildi.

İkizler, özellikle ağabeyleri onunla değilken küçükken Madison’a birkaç yararlı şey öğretmişti.

“Sanırım ağabeylerim o zaman benimle nasıl ilgilendiğinizi tam olarak bilselerdi, muhtemelen bir daha yakınıma yaklaşmanıza izin vermezlerdi.”

“Ah, hadi ama, çok eğleniyorduk! Bunu inkâr edemezsin!” dedi Ethan.

“Eğlenmek mi? Size kötü ikiz dememin bir sebebi var, hoşlandığım tüm erkekleri benden uzaklaştırmış olmanızın ötesinde bir sebep.”

“Hey, bunu senin için yaptık! O çocuklar senin için yeterince iyi değildi.”

“Ah, tabii. Bunu nereden biliyordunuz ki?”

“Sadece biliyorduk.”

“Eh, sizin sayenizde şimdiki halime bak.”

“Ne varmış halinde?” diye mırıldandı ona bakarken neredeyse fısıltı seviyesinde.

Ancak bu soru göründüğünden daha derindi ve Madison’ın tüylerinin ürpermesine neden oldu.

Ethan ne biliyordu?

Madison konuyu değiştirmek niyetiyle, “O nasıl? Levi?” diye sordu. Onunla bekaret meselesini konuşacak hali yoktu. “İkiniz de birinci sınıftan sonra beni ziyaret etmeyi bıraktınız.”

“Ama her gün aradık. Ayrıca, seni ziyaret etmeye devam etseydik çocuklar senden ayakları kıçlarına vura vura kaçardı.”

Ethan’ın zihni karanlık bir noktaya çarptığında hafifçe nefesini verdi ve gözleri onu ele vermeden önce bir kez daha gülümsedi.

“Levi elinden geldiğince iyi olmaya çalışıyor. Her zamanki gibi tam bir şerefsiz. Ama geri döndüğün için oldukça mutlu.”

“Evet, doğru. Hiç yoktan iyidir, değil mi?” Tatlılığı da hiç değişmemişti. “Hala sarışınla mı birlikte?”

Madison konuşurken esneyip ağzını kapatarak başını pencereye dayadı.

“Tanrı’ya şükürler olsun ki değil. Bizi tanıyorsun. Uzun soluklu ilişkiler bize göre değil.”

“Ya da komple ilişkiler.” Tekrar esnedi ama Ethan bundan rahatsız olmuşa benzemiyordu.

Ethan, “Doğru,” diye yanıtlayıp arabayı sürerken ona baktı. Madison yorgun görünüyordu.

Birkaç dakikalık sessizliğin ardından uykuya dalması çok daha uzun sürmedi. Madison’ı uyurken izlemek her zaman onun için tıpkı o an olduğu gibi rahatlatıcı olmuştu.

Tek fark, artık bir kız çocuğu gibi görünmüyor olmasıydı.

Artık on yedi yaşında olmamasıydı. Bu gerçek, bugün odasına girdiği anda Ethan’ın kafasına dank etmişti.

Derin dekolteli, kısa ve bol bir elbise giydiğini görünce birkaç değişikliği hızlıca fark etti. Hatları genç bir kadının hatlarıydı ve vücudu mükemmel bir oranla doğru yerlerde dolgundu.

Elbisesinin dekoltesi göğüslerinin artık dolgun, yuvarlak ve sıkı olduğunu gösterirken, Ethan dümdüz karnını ve dolgun sıkı kalçasını da fark etti.

Madison’ın upuzun bacakları olabilecek en iyi formunda ve incecikti, ayrıca onun doğal bronzluğu bacaklarını daha da belirgin ve çekici gösteriyordu.

Onun doğal bir güzelliği olduğu herkes biliyordu ama onun spor rutini kesinlikle bir fark yaratmıştı.

Ethan, “Tanrım,” diye homurdanarak alçak bir fısıltıyla kendine küfretti.

Elbette cinsel olarak ona tepki vermemeliydi, en azından o anda bu olmamalıydı.

Bu düşüncelerinden kurtulmak için o anda soğuk bir yudum suyun çok iyi olabileceğini düşünüp suyu koyduğu torpido gözüne ulaşmak için yavaşça uzandı.

Yine de hareket halindeki bir arabada olduğu için şişeye kolayca ulaşamadı ve bu yüzden şişeyi geriye çekerken yanlışlıkla bir anlığına Madison’ın bacaklarına sürtmesi uyku esnasında ürpermesine neden oldu.

Madison başını hafifçe eğdiğindeki görüntüsü oldukça güzeldi, yanakları sıcaktan kızarmış ve dudakları hafifçe aralanmıştı.

Gözleri hareketlenmeye başlarken çıkardığı ufak sesler kulağa çok hoş geliyordu.

Gözlerini tamamen açması birkaç dakikasını aldı ama gözlerini açıp Ethan’a baktığında gözleri daha da parlak görünüyordu.

“Mm... Üzgünüm… Uyuyakalmışım,” diye fısıldadı boğuk sesiyle. Şişedeki su onu da susatmış gibi görünüyordu.

“Sorun değil. Uyu, Flake. Gerçekten yorgun görünüyordun.”

Koltuğunda kıpırdanıp mükemmel kaşlarını çatarak, “Mm... Öyleydim. Alabilir miyim?” diye mırıldandı uykulu gözlerle su şişesini işaret ederken.

Ethan, “Elbette,” diye yanıtlayıp şişeyi uzattı ve elinin tersiyle ağzını kuruttu. Dönüp yola baktı. “Zaten neredeyse geldik.”

“Sahiden mi? Ne zamandır uyuyorum?” diye sordu Madison.

“Neredeyse dört saattir.”

“Kahretsin. O kadar yorgun olduğumu fark etmemiştim.”

“Sorun değil. Sanırım yapacak çok işin vardı, elbette seks dışında.”

Ethan’ın yüzündeki kendini beğenmiş ifadeyi görünce Madison kaşlarını çatıp, onun araba kullanmasını fırsat bilerek orta parmağını göstermeden önce koluna bir yumruk attı.

“Biliyorsun, herkes tavşan gibi sevişmekten hoşlanacak değil.”

“Eminim hoşlanmamanın nedeni bunun için henüz… Doğru araçlar bulamamış olmandır.”

“Her neyse. Çocuklar evde mi?” diye sordu Madison.

Dürüst olmak gerekirse onun bakire olduğunu bilmesini istemediği için konuyu tekrar değiştirmeye çalıştı.

“Emin değilim. Şimdiye kadar gelmiş olmalılar.”

Madison, “Tamam,” diye cevap verdi.

Madison çantalarını yerden almak için öne doğru eğilirken elbisesinin askıları omuzlarından düşünce sol göğsü, üzerindeki dantel sutyeniyle ortaya çıktı.

Ethan, “Hm,” diye hırlayıp hiçbir şey söylemeden uzanarak işaret parmağıyla kayışları yakalayıp geriye kaldırdı.

Ethan’ın soğuk parmağının sıcak tenine temas etmesi nefesini kesti ve o anki pozisyonunun farkına varınca bir kez daha kızardı.

“Ah... Teşekkürler,” dedi Madison.

Sonra gözünün ucuyla ona bakınca Ethan koltuğunda kıpırdandığı anda şişkinliğini bir anlık yakaladı.

Madison’ın bedenini yeni bir his ele geçirirken, o bacaklarını birbirine sıkıca bastırdı.

Neyse ki Ethan arabayı garaj yoluna sokarken bunun için endişelenmesine kalmadı. Evini görmek şimdilik onun için yeterliydi.

Ethan, “Mutlu musun?” diye sordu, onun yüzündeki parlak gülümsemeyi yakalayarak.

“Hayal bile edemezsin.”

“Hadi o halde içeri geçelim.”

Ethan, Madison’ın olduğu tarafa bir kez daha baktıktan sonra arabayı durdurup arabadan indi, ardından Madison da onu takip etti.

Tüm eşyalarını arabadan çıkarmaları on dakikadan fazla sürdü ve işleri bittiğinde ikisi de berbat görünüyordu.

“Yardımın için teşekkürler Ethan.”

“Sorun değil, Flake. Gidip bizimkilerle buluşmam gerekiyor ama hepimiz akşam yemeğine kadar dönmüş oluruz.”

“Uyuyakaldığım için üzgünüm.”

“Sorun değil. Bir dahaki sefere uyanık kalmanı sağlayacağım.”

Ethan her ne kastettiyse Madison onu anlamamış gibi görünüyordu, sonra Madison kollarını onun mükemmel, sıkı beline dolayarak başını bir dakikalığına onun göğsüne yasladı.

“O zaman teşekkür mahiyetinde akşam yemeği yapacağım.”

“Bana uyar. Elinin lezzetini her zaman sevmişimdir.”

Uzaklaşırken eve bakabilecek kadar başını eğdi. “Evde olmak çok güzel. Çok özlemişim.”

“Peki bizi özledin mi?” diye sordu Ethan.

Madison gözlerini devirip arkasına dönerek evin kapısına doğru yürüdü.

Ona bir cevap vermedi. Ama ona baktığında yüzünde beliren gülümseme özlediğini gösteriyor gibiydi ve Madison arkasına bir kez daha baktıktan sonra her şeye yeniden başlamaya hazır halde içeri girdi.

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok